Bill Nighy Pirates of the Caribbean Ölü Adamın Sandığı

Bill Nighy’nin asla unutamayacağı bir andı. “Pirates of the Caribbean”ın yönetmeni Gore Verbinski ile birlikte “kendi” kanyonu The Flying Dutchman’in güvertesine ilk kez adım attığında gördüğü tablo karşısında soluğunun kesildiğini hissetti.

“Yönetmeniz Gore Verbinski bir gün bana, “Filmde kullanacağın gemini gördün mü?” diye sordu. “Hayır, henüz görmedim” diye cevap verince, “Görünceye kadar bekle” dedi. Daha sonra geminin güvertesine ilk çıktığımda gördüğüm tablo karşısında soluksuz kaldığımı hissettim. “Böyle mükemmel birşeyden beni nasıl uzak tutabildiler?” diye düşündüğümü hatırlıyorum.”

Oynayacağı filmin ne kadar büyük ölçekli bir proje olduğunun farkına vardığı an belki de o andı. Üstelik Gore Verbinski ve ekibi o dev kanyonda sadece “Pirates of the Caribbean: Dead Man’s Chest”i çekmekle kalmayıp, “Pirates 3”ü de aynı günlerde arka arkaya çekecekti.

“Olağanüstü zor bir projeydi” diyor Bill Nighy ve devam ediyor: “Gore bu zor işin üstesinden gelmeyi bildi. Kamera önündeki herşeyin en küçük detayına bile dikkat etti. Aktörlerin parmağındaki yüzükten tutun da perdelerin tasarımına kadar hiçbir detayı gözden kaçırmadı.”

“Pirates of the Caribbean: Dead Man’s Chest”te, 2003 yılında gösterime giren ve olağanüstü gişe başarısına ulaşan ilk “Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl”in starları yeniden bir araya geldi. Sevimli ve üçkağıtçı kaptan Jack Sparrow rolünde Johnny Depp oynarken Will Turner ve Elizabeth Swann karakterlerini sırasıyla Orlando Bloom ve Keira Knightley üstlendiler. Yeni filmin kadrosuna ilk filmde yer almayan yeni aktörler de katıldı. İnsanların ruhlarını satın alan mistik korsan Davy Jones rolünü üstlenen İngiliz aktör Bill Nighy bu yeni oyunculardan birisi oldu.

Bill Nighy filmde portresini çizdiği bu karakteri şu sözlerle yorumluyor: “Davy Jones’un filmdeki işlevi, insanların yüreğine ölüm korkusu salmaktır. Herhangi bir şekilde Davy Jones veya korku gemisindeki mürettebatıyla karşılaşmışsanız hayatınız artık ölüm noktasına ulaşmış demektir. Davy Jones ölüm noktasında ortaya çıkacak ve size bir anlaşma teklif edecektir. Tüm maddelerini Davy Jones’un hazırladığı bu anlaşma tek taraflı bir anlaşmadır. Artık ona aitsinizdir, onun kölesi olursunuz. Başınıza hayal bile edemeyeceğiniz şeyler gelir.”

Londra doğumlu aktörün hayranları, onu ekranda gördükleri zaman gerçek bir sürpriz yaşayacaklar. Çünkü ünlü aktörün yüzü bilgisayar teknolojisi sayesinde tanınmayacak hale getirilerek deniz canavarlarına dönüştürüldü. Aslında Bill Nighy’nin kendisi de, bilgisayar ortamında değiştirilmiş yeni imajını ilk gördüğünde şaşkınlıktan donakaldı. Film setinde “gri pijama” adı verilen ve üzeri CGI katmanlarıyla (bilgisayar ortamında üretilen görüntüler) donatılabilen bir giysi giyiyordu. Yüzüne de teknisyenlerin solungaçları tutturmak için kullandığı birtakım noktacıklar konulmuştu.

“İzleyici onu filmde yarı yengeç / yarı mürekkepbalığı-kalamar şeklinde görecek. Ancak bu görünümün derinliğinde bir insan vardır” diyen Bill Nighy, yeni imajını ilk gördüğünde neler hissettiğini şöyle açıklıyor: “Kendimi böyle görmek gerçekten olağanüstü… Çılgınca diyebilirim. Yüzüme yerleştirilen solungaçların canlı olması sebebiyle yüzüm her yöne doğru hareket edebiliyordu. Tek kelimeyle büyüleyici olduğunu söyleyebilirim. Başlangıçta baş hareketlerimi ayarlamakta biraz zorlandım ama sonrasında böyle bir imajla dolaşmak hoşuma bile gitti.”
İlk “Pirates” filminin koyu hayranı olan Bill Nighy, ikinci filmdeki Davy Jones rolü teklif edildiğinde hemen kabul etmekten zevk duyduğunu belirterek şöyle konuşuyor:

“İlk film izleyici tarafından çok sevildi, insanların belleğinde kalıcı yer edindi. Bu başarıda Johnny Depp’in sergilediği performansın büyük rolü vardı. Uzun yıllar boyunca kalıcı olacak, ileride torunlarımıza bile göstereceğimiz derecede kusursuz bir performanstı. Johnny’nin o filme büyük katkısı oldu. Esprili, zekice, cesur, etkileyici, keskin ve ikonik bir performans sergiledi. Bu özellikler her zaman bir araya gelmez ama Johnny zoru başararak o karakteri kalıcı hale getirdi.”

İkinci “Pirates of the Caribbean”ın kadrosunda İngiliz aktörler ağırlıktaydı. Eski kafalı James Norrington rolünde Jack Davenport oynarken, korsan Ragetti rolünü McKenzie Crook üstlendi. İngiliz Vali Weatherby Swann rolünde Jonathan Pryce, Lord Cutler Beckett rolünde Tom Hollander oynadı. Filmin kadrosunda çok sayıda İngiliz aktör yer alınca, çekimler Karayiplerdeki Bahama adalarında yapıldığı halde Bill Nighy kendisini adeta evinde gibi hissetti.

Başta Bill Nighy olmak üzere oyuncuların büyük bölümü bu yazın sonlarında “Pirates 3”ün çekimlerine devam etmek için çalışmaya geri dönecekler. Filmin çekimleri sırasında yaşadığı deneyimi inanılmaz keyifli bulduğunu her fırsatta belirten İngiliz aktör, “Pirates” serisiyle ilgili düşüncelerini şu sözlerle özetliyor:

“Bu tamamen kendi sınıfında bir filmdir. Kendi kategorisinin tek filmi olduğunu söyleyebilirim. Dayanılması imkansız bir cazibesi vardı. Dayanamadım ve yaptım.”

Bugün 56 yaşında olan Bill Nighy, gazetecilik hayalleri uğruna İngiltere’nin Surrey kentindeki okulunu yarıda bıraktı. Önceleri Field dergisinin Londra ofisinde gazete dağıtıcısı olarak çalıştı. Daha sonra şansını Paris’te denemeye karar verdi. Bir roman yazmayı planladığı halde o romanı hiçbir zaman bitiremedi. “Başlığından öteye geçemedim” diyor o günlerini anımsarken…

Paris’te beş parasız kalınca İngiliz konsolosluğunun yardımıyla İngiltere’ye geri gönderildi. Bir arkadaşının tavsiyesiyle Guildford Dans ve Drama Okulunda oyunculuğu deneyerek bu alanda kendisine yer edinmeye karar verdi. Bir daha da dönüp geriye bakmadı.

İngiltere’nin en popüler aktörlerinden birisi olan Bill Nighy’nin kariyerinde çok sayıda başarılı sahne oyunu, televizyon dizisi ve film yer alıyor. Son dönemde “State of Play” adlı BBC dizisinde gazete editörü Cameron Foster rolünde oynadı. Richard Curtis’in yönettiği “Love Actually”de yıldızı sönen rock yıldızının portresini çizdi. “Underworld” adlı filmde vampir; “Hitchhiker’s Guide to the Galaxy”de uzaylı yaratık; “The Constant Gardener”da diplomat oldu.

Ünlü aktör şu sıralarda “Stormbreaker” adlı İngiliz yapımı casusluk gerilim filminde Judi Dench ile, “Notes on A Scandal” adlı drama filminde de Cate Blancett ile başrolü paylaşıyor. Bu filmlerin her ikisi de bu yıl içerisinde gösterime girecek.

Bill Nighy, kendisi gibi sinema oyuncusu olan karısı Diana Quick ile birlikte Londra’da yaşıyor.

Davy Jones hakkında neler anlatabilirsiniz?

Davy Jones sevgi ve şans tarafından dönüştürülmüş bir adamdır. İzleyici onu filmde yarı yengeç / yarı mürekkepbalığı-kalamar şeklinde görür. Ancak bu görünümün derinliğinde bir insan vardır ve o insan İskoçyalıdır. Neden böyle olduğunu belki ileride öğreneceğiz.

Davy Jones’un filmdeki işlevi, muhatap olduğu insanların yüreğine ölüm korkusu salmaktır. Herhangi bir şekilde Davy Jones veya korku gemisindeki mürettebatıyla karşılaşmışsanız hayatınız artık ölüm noktasına ulaşmış demektir. Davy Jones ölüm noktasında ortaya çıkacak ve size bir anlaşma teklif edecektir. Tüm maddelerini Davy Jones’un hazırladığı bu anlaşma tek taraflı bir anlaşmadır. Artık ona aitsinizdir, onun kölesi olursunuz. Başınıza hayal bile edemeyeceğiniz şeyler gelir.

Mürettebatıyla ve gemisiyle birlikte okyanuslardaki en büyük güç odağı haline gelmiştir. Eğer Davy Jones ve mürettebatı sizin tarafınızdaysa mükemmel konumda olursunuz. Onlar karşı taraftaysa unutun gitsin, başınıza gelmedik kalmaz.

Korsan olduğu halde sakalı bile yoktur. Dıştan bakıldığında çenesinin kenarlarından sürekli hareket halinde olan solungaçlar fışkırmış bir mürekkepbalığı/kalamar görünümündedir. Aslında filmin fragmanından da görebileceğiniz gibi, bu solungaçlar bir nevi sakal görünümü de verir.

Davy Jones’un kendi gemisi var mı?

Evet, The Flying Dutchman / Uçan Hollandalı adlı bir gemisi vardır. İnanılmaz güzel bir gemidir. Yönetmeniz Gore Verbinski bir gün bana, “Filmde kullanacağın gemini gördün mü?” diye sordu. “Hayır, henüz görmedim” diye cevap verince, “Görünceye kadar bekle” dedi. Daha sonra geminin güvertesine ilk çıktığımda gördüğüm tablo karşısında soluksuz kaldığımı hissettim. “Böyle mükemmel birşeyden beni nasıl uzak tutabildiler?” diye düşündüğümü hatırlıyorum.
“Karayip Korsanları”nda birbirinden mükemmel üç tane gemi vardır. Bunlardan birisi, Johnny Depp’in oynadığı korsan Jack Sparrow’un The Black Pearl / Siyah İnci adlı gemisidir. O dönemin gerçek gemilerinden birisinin replikasıdır ama filmde kullanılacağı için güvertesinin altına motorlar konuldu. Bu yüzden de olağanüstü hızlarda hareket edebilir. İkinci gemi benim kullandığım The Flying Dutchman’dir. Üçüncüsü ise filmin diğer kötü adamı rolündeki Tom Hollander’ın kullandığı Doğu Hindistan Şirketine ait The Endeavour / Gayret adlı gemidir. Filmin bir sahnesinde bunların üçünü açık ve berrak bir Karayip gecesinde yanyana görürsünüz ki, seyrine doyum olmaz.

Gore Verbinski ile görüşmeye gittiğinizde ilk filmi görmüş müydünüz?

Evet görmüştüm. İlk film izleyici tarafından çok sevildi, insanların belleğinde kalıcı yer edindi. Bu başarıda Johnny Depp’in sergilediği performansın büyük rolü vardı. Uzun yıllar boyunca kalıcı olacak, ileride torunlarımıza bile göstereceğimiz derecede kusursuz bir performanstı. Johnny’nin o filme büyük katkısı oldu. Esprili, zekice, cesur, etkileyici, keskin ve ikonik bir performans sergiledi. Bu özellikler her zaman bir araya gelmez ama Johnny zoru başararak o karakteri kalıcı hale getirdi.

“Dead Man’s Chest”in öyküsünü ana hatlarıyla anlatır mısınız?

Jack Sparrow, Davy Jones ile bir anlaşma yapmıştır. Şeytanla yapılmış bir anlaşma gibi olduğu için Şeytanla Sözleşme de diyebiliriz. Bu anlaşma çerçevesinde Siyah İnci gemisini geri alarak yaşama hakkını kazanmıştır. Ancak Davy Jones’a borcunu zamanında ödeyemediği takdirde sonsuza kadar onun kölesi olacaktır. Süre biter ve borcunu ödeme günü gelir. Ancak film boyunca borcunu ödememek için her çareye başvurur. Bu arada genç aşıklar rolündeki Keira Knightley ile Orlando Bloom’un öyküsü de devam eder. Jack Davenport’un oynadığı rol de çok önemlidir.

Filmin oyunca kadrosunda çok sayıda İngiliz aktör var? Onları şahsen tanıyor musunuz?

Evet hepsini yakından tanıyorum.

Onlarla beraber oynamak nasıldı?

Çok eğlenceliydi. Filmin diğer kötü adamını Tom Hollander oynadı. Tom ile daha önce üç filmde beraber çalışmıştım. Aramızda çok iyi bir uyum olduğu için iyi anlaştık.

İki devam filminin çekimleri arka arkaya yapıldı. Evinizden ne kadar süre uzak kaldınız?

Uzun soluklu bir sözleşmeydi. Çekilmesi gereken iki film birden olduğu için normalinden daha uzun sürdü. Ancak aradaki boşluklarda başka filmler yapabiliyordum. Uzun soluklu sözleşme geçtiğimiz sonbaharda sona erdi. Noel’den önce iki ay ve sonrasında bir ay olmak üzere tatil yapma fırsatı bulduk. Filmin büyük bölümü Bahama adalarında, bir kısmı da Exhuma’da çekildi.

Bu kadar uzun süre Karayiplerde olmak nasıl bir duyguydu?

Oraya giderken yanıma aldığım bagajım kitaplardan oluşuyordu. Yanıma kitaplarım ve i-pod’umun dışında hiçbir şey almadım. Bu arada i-pod’uma bol miktarda Bob Dylan ve Rolling Stones şarkısı yüklediğimi de belirteyim. Çekim günlerindeki boş zamanlarımda sadece müzik dinleyip kitap okudum. Ben böyle mutluyum. Eğer çalışmıyorsam müzik ve kitaplar beni mutlu eder.

Herşey iyiydi diyorsunuz…

Tanrı bize yardımcı oldu. Ara sıra sorunlar çıksa da, geçmişte bundan çok daha kötü günler yaşadım. Setteki herkes harika olduğu için orada çok mutluydum. Gerçi orada İngiliz futbolunun eksikliğini çektim ama her hafta Real Madrid ve Barcelona maçlarını izledim. İki takımın maçlarını görme fırsatını buldum. Dünyanın en büyük futbol turnuvası olan Şampiyonlar Ligini izleyebiliyorduk. Taze balık vardı. Cennette gibiydik. Daha ne olsun…

Johnny Depp ile çalışmak nasıldı?

Hem dost, hem de iş arkadaşı kelimenin tam anlamıyla örnek bir insandır. Gerçek bir centilmen ve demokrattır. Buradaki demokrat sözcüğünü politik anlamında kullanmıyorum, genel duyarlılığı açısından söylüyorum. Esprili, nazik, saygılı, vicdan sahibi ve sevimli bir insandır. Kısacası her açıdan harika bir dosttur.

Gore Verbinski bu kadar büyük bir projeyle nasıl başa çıktı?

Gore Verbinski harika bir insandır. Yönettiği filmleri eskiden beri müthiş bulurdum. Kendisiyle tanıştıktan sonra tahminimden çok daha zeki bir insan olduğunu gördüm. Yönetmenler için bu çok önemli bir özelliktir. Herşeyi kafasında birleştirebilmek için herşeyden önce zeki olması gerekir. Bir filmi bile çekmek yeterince zor iken ikincisini zorluğunu düşünün.

Kamera önündeki herşeyin en küçük detayına bile dikkat etti. Aktörlerin parmağındaki yüzükten tutun da perdelerin tasarımına kadar hiçbir detayı gözden kaçırmadı. Karayiplere son derece kalabalık bir ekiple gittik. Buna bir de araç gereçleri eklersek, adeta başka bir ülkeyi işgale giden bir ordu gibiydik. Bu kadar kalabalık bir ekibin başında olduğu halde daima alçakgönüllü davranmasını bildi. Bizlerle konuşurken ses tonlamalarında bile her zaman şık ve zarifti.

İki filmin çekiminin aynı anda çekimindeki çalışma ortamı nasıldı? Çekim yaptığınız mekanlarda üçüncü bölümle ilgili çekimler de dikte ediliyor muydu?

Evet, bazen öyle günler yaşadık ki, sabah saatlerinde ikinci bölümü çekerken, öğleden sonra üçüncüye geçtiğimiz oluyordu.

Böyle durumlarda ne hissettiniz?

Herhangi bir problem çıkmadı. Sonuçta aktörler herhangi bir kronolojik yardım almadan da çalışmaya alışkındır. Kimi zaman çekimlerin ilk gününde filmin son sahnesini yaptığımız olur. Her aktör böyle durumlarla karşılaşmıştır. Bu yüzden sorun olmadı.

Johnny Depp’in portresini çizdiği Jack Sparrow karakterinin babası rolünde Keith Richards’ın oynayacağı yönünde spekülasyonlar vardı. Bu gerçekleşti mi?

Hayır, henüz böyle bir şey olmadı. Çünkü henüz o sahneyi çekmedik.

Sıkı bir Rolling Stones hayranı olduğunuzu biliyorum. O sahnede siz de var mısınız?

Ne yazık ki ben yokum. Artık fragmanını seyrederek bu isteğimi tatmin ederim. Keith Richards sete geldiğinde kendisine saygılarımı sunmak isterim. Onunla aynı filmde yer almaktan gurur duyuyorum. Umarım geçirmiş olduğu kaza, onun bu filmde oynamasını engellemez. Ayrıca Johnny’nin de büyük bir Rolling Stones hayranı olduğunu biliyorum. Kaldı ki ben de hayatım boyunca Rolling Stones müziğini sevdim. Keith Richards benim favori gitaristimdir. Umarım bu filmde oynar.

“Pirates 3”ten çekilmesi gereken sahneler var mı?

Evet, herkes sete geri dönecek. Yapılması gereken çok şey var. Bu yüzden oyuncu ve ekiplerin birçoğu geri dönmek zorunda kalacak. Ancak sanıyorum Karayiplerde çekilmesi gereken bir şey kalmadı. Daha çok iç mekan çekimleri yapılacak.

Oynadığınız karakter aksiyon sahnelerinde de yer alıyor mu?

Evet, oldukça fazla aksiyon sahnesinde oynuyorum. Kılıçlar ve herşey… Bunları daha önce de biraz yaptığım için çok keyifli oldu.

Kendinizi Davy Jones imajıyla görmek nasıl bir duygu?

Kendimi böyle görmek gerçekten olağanüstü bir şey… Çılgınca diyebilirim. Yüzüme yerleştirilen solungaçların canlı olması sebebiyle yüzüm her yöne doğru hareket edebiliyordu. Tek kelimeyle büyüleyici olduğunu söyleyebilirim. Başlangıçta baş hareketlerimi ayarlamakta biraz zorlandım ama sonrasında böyle bir imajla dolaşmak hoşuma bile gitti.

Filmden ilk görüntüleri izleme fırsatı bulabildiniz mi?

Şurasından burasından küçük parçalar halinde gördüm. Kendimi aptal görünümlü gri pijamalarımla bu rolü yaparken gördüm. İlk anda budalaca gibi göründü ama film karelerinde nasıl duracağını merak ediyorum. Umarım izleyici bu imajı beğenir.

Karayiplerdeki çekimler sırasında eşiniz de ziyarete geldi mi?

Hayır. O sıralarda turnedeydi. Bu yüzden gelmesi mümkün olmadı. Ancak birbirimizi uzun süreler görmemeye zaten alıştık. Problem olmadı.

Jerry Bruckheimer ile çalışmak nasıldı?

İşine yürekten bağlı, çekimin her aşamasına tam olarak hakim bir yapımcı olduğunu gördüm. Her zaman cesaretlendirici tavırlar sergiledi. Bu film için birinci sınıf bir ekibi bir araya getirdi. İlk filmin çok büyük başarı elde etmesi sebebiyle birinci sınıf ekiple çalışmak onun en doğal hakkıydı.

Bu filmi diğer çalışmalarınızla kıyaslarsanız ne söylersiniz?

Bu tamamen kendi sınıfında bir filmdir. Kendi kategorisinin tek filmi olduğunu söyleyebilirim. Dayanılması imkansız bir cazibesi vardı. Dayanamadım ve yaptım.

Hiç yorum yok: