Ölü Adamın Sandığı George Marshall Ruge anlatıyor

“Pirates of the Caribbean: Dead Man’s Chest”in sinemalardaki gösterimine sadece birkaç hafta kaldı. Artık patlamış mısırımızı alıp tarihin en iyi –bakış açısına bağlı olarak belki de en berbat- korsanının geri dönüşüne hazırlık yapma vaktidir.

Evet, Kaptan Jack Sparrow geri döndü. Hollywood’un en ekstrantik ama en iyi giyinen korsanı Jack Sparrow rolünde yine Johnny Depp var. Jack Sparrow’un entrikalarla, komediyle ve doğaüstü olaylarla dolu yeni macerasına bir türlü kavuşamayan genç aşıklar Will Turner (Orlando Bloom) ile Elizabeth Swann da (Keira Knightley) eşlik ediyorlar.

2003 yılında izlediğimiz ilk “Karayip Korsanları” filminin dolu dolu keyifleri arasında, Johnny Depp’in Oscar adaylığını hak eden performansının yanısıra zekice düzenlenmiş kılıç dövüşü ve aksiyon sahneleri vardı. Hepsi de birbirinden heyecan verici ve zarifti.

Aşağıda okuyacağınız çok özel söyleşide, “Karayip Korsanları” filmlerinin aksiyon sahnelerinin arkasındaki adam olarak tanınan George Marshall Ruge ile konuştuk. Aynı zamanda bir şair, senaryo yazarı ve aktör olan George Marshall Ruge, bugüne kadar çekilen iki “Pirates” filminde ve önümüzdeki yıl gösterilecek üçüncüsünde akrobatik sahneler koordinatörlüğü görevini üstlendi.

Geçtiğimiz yıllarda “National Treasure – Ulusal Hazine” ve “Lord of the Rings – Yüzüklerin Efendisi” üçlemesinin üçünde de aynı görevi üstlenen George Marshall Ruge, “Tüm oyuncu ve teknik ekipler, Pirates filmlerine yüreğini ve ruhunu koydu” diyor.

Deneyimli koordinatör bu söyleşide sıcak ve nem altında çalışmayı, Johnny Depp’in kılıç kullanma becerisini ve su üzerinde çalışmanın getirdiği tehlikeleri anlattı.

“Dead Man’s Chest”i ilk “Pirates of the Caribbean” filmi olan “The Curse of the Black Pearl” ile kıyaslayacak olursanız neler söylersiniz?

İzleyicinin “Dead Man’s Chest”te çok şaşıracağına inanıyorum. İkinci film görsel açıdan son derece çarpıcı… Buna aksiyon boyutunun özgün yapısını ve zaman zaman epik boyut kazanmasını da ekleyebiliriz. Bazı açılardan belki biraz daha karanlık ama ilk filmi bu kadar unutulmaz kılan nitelikli espri, zeka ve büyüleyicilik gibi özelliklerin hepsine fazlasıyla sahip…

Filmin yapımında üstlendiğiniz aksiyon ve akrobatik hareketler gibi unsurları hayata geçirirken ilk filmin üzerine çıkmakta zorlandığınız anlar oldu mu?

Özellikle aksiyon sözkonusu olduğunda bir önceki filmin üzerine çıkmaya çalışma gayretine girerseniz tamamen yanlış bir yaklaşımdan yola çıkmış olursunuz. Böyle yaptığınız takdirde aksiyon olsun diye aksiyon yapmış olursunuz ki, bence mantıksız bir yaklaşımdır. Bu filmin aksiyon sahnelerindeki en büyük zorluk, her filmde olduğu gibi öykünün dokusuna uygun şekilde aksiyon yaratmak oldu.

İlk “Pirates” filminde unutulmaz aksiyon sahneleri vardı. Bunlardan birisi de, filmin açılışında Kaptan Jack Sparrow (Johnny Depp) ile Will Turner’ın (Orlando Bloom) dövüş sahnesiydi.

“Dead Man’s Chest”te favori sahneniz var mı?

Bu filmde üçlü kılıç dövüşü sahnesi vardır. Çekimi en zor ama kişisel açıdan en tatmin edici sonuç getiren sahne o oldu. Jack Sparrow (Johnny Depp), Will Turner (Orlando Bloom) ve Norrington (Jack Davenport), okyanusun içine doğru giren beyaz kum şeridinde kılıç dövüşüne başlarlar. Bu sahnede gerçek anlamda panoramik görüntü vardır. Kılıç dövüşü onları terk edilmiş bir kiliseye götürür. Ardından enkaz haline gelmiş iskeletlerle dolu duvarlarda devam eder. Daha sonra dövüşe dövüşe dev bir yeldeğirmenine gelirler. Orman içinde kılıç şakırdattıktan sonra yeniden kumsala dönerler. “Dead Man’s Chest”teki favori sahnem bu oldu.

Sadece dinlemesi bile heyecan verici…

Çekmek kolay olmadı ama elde ettiğimiz sonuçtan gurur duyduk. Aktör ve dublörler bu sahnenin çekimi sırasında adeta milk shake kıvamındaki kumların, aşırı sıcak ve nemin getirdiği zorluğa dayanmak zorundaydılar. Bu koşullar altında zoru başardılar.

Böyle bir sahnenin çekimi için gereken çalışmayı ölçmek mümkün mü?

Aylarca süren hazırlık, eğitim, donanım ve prova çalışması yapıldı. Aslında benim açımdan bakarsak günde 24 saat bazında çalışma oldu diyebilirim. Çünkü hiç aklımdan çıkmadı. Filmin çekimi açısından ise birinci ve ikinci üniteler arasında nerden baksanız 6 haftalık çalışma yapıldı.

Başrollerde oynayan Johnny Depp ile Orlando Bloom’un ikisinin de daha önceden kılıç dövüşü deneyimi vardı. Bu deneyimi “Pirates of the Caribbean”da kazanmamışlardı. Bu konuda ikisi için de eski profesyoneller diyebilir miyiz?

Her film kendisine özgü yeni zorlukları beraberinde getirir. Ancak Johnny Depp’in doğuştan gelen atletik yapısı olduğu için çok kısa süreli çalışmayla rolünün hakkını verdi. Aslında diğer başrol aktörleri de sınırlı prova süresiyle aksiyon sahnelerini başardılar. Bugüne kadar Orlando Bloom ile “Lord of the Rings” üçlemesi de dahil olmak üzere altı film yaptım. Kılıç kullanımı konusunda son derece rahat ve becerikli olduğu için beni hiç zorlamadı diyebilirim.

Kaptan Jack Sparrow ile Will Turner’ın dövüş tekniklerinin tasarımını yaparken onların kişilik yapısını yansıtmasını hedeflediniz mi?

Kesinlikle… Herşeyden önce karakter üzerinde odaklanırım. Kaptan Jack Sparrow karakterinin dövüş tekniğini ilk filmden biliyoruz. Girdiği her dövüşte sanki o durumdan sıyrılmanın daha kolay bir yolu varmış gibi kaçak dövüşür. Jack Sparrow’un kişilik yapısında ağır basan bu yönünü vurgulayacak şekilde düzenledim. Kaptan Jack Sparrow’un kahraman olmak gibi bir derdi yoktur. Buna karşılık Will Turner’ın kişilik yapısı tamamen farklıdır. Doğru bildiği kavramlar adına ölmeyi göze alacak kadar korkusuzdur. Johnny Depp kendi fiziksel aksiyon tarzını Jack Sparrow’a uygun düşecek şekilde yeniden düzenledi. Her hareketinin en küçük detaylarına bile önem vermek suretiyle karakteri geliştirdi ve seyrine doyum olmayacak dövüş sahnelerini hayata geçirdi.

Johnny Depp ve Orlando Bloom aksiyon sahneleri konusunda istekli miydi?

Her ikisi de elinden gelenin en iyisini yapmak istiyordu. Bu yüzden aksiyon sahnelerine büyük tutkuyla yaklaştılar. Ancak kesinlikle emin olduğum bir şey var. Kavurucu sıcak altında dev bir dönen tekerleğin içinde bağlı olmaktansa romantik ve esprili sahnelerde diyalog yapmayı tercih ederlerdi. Çünkü o sıcakta aksiyon sahnesi yapmak pek akıl karı değildi.

Keira Knightley bir söyleşi sırasında “The Curse of the Black Pearl”de yeterince aksiyon sahnesinde oynayamadığı için kızgın olduğunu ifade etmişti. “Dead Man’s Chest”te bu isteğini gerçekleştirebildi mi?

Bence Keira Knightley artık aksiyon yetersizliğinden şikayet edemez. Bu filmde bol miktarda aksiyon sahnesinde oynadı. “Dead Man’s Chest”e başlamasının öncesinde “King Arthur”de çalışmıştı. Keira’nın atletik vücut yapısı vardır. Ayrıca koreografiyi öğrenme konusunda fotoğrafik hafızaya sahip olduğunu söyleyebilirim.

Doğrusunu söylemek gerekirse, bu filmde yer alacak sahnelerin karmaşıklığını ve boyutunu gördüğü zaman biraz endişeye kapıldı. Ancak Keira’nın son derece inatçı ve kararlı bir kişilik yapısı vardır. Endişesi kısa sürede kararlılığa dönüştü ve her sahneyi fantastik şekilde oynadı.

Hollywood’un Altın Çağı’yla kıyaslayınca klasik kılıç dövüşü sahnelerine günümüzde daha az rastlandığını görüyoruz. “Pirates of the Caribbean” gibi büyük ölçekli bir filmde ihtiyaç duyduğunuz yardımcı aktörleri ve figüranları bulmak zor oldu mu?

Evet, hayli zor oldu. Eskiden tüm eğitimli aktör ve figüranların “sahne dövüşü” ve eskrim gibi konularda altyapısının olduğu dönemler vardı. Şimdilerde böyle eğitimli aktör bulmak kolay değil. Artık sadece “yaparım, deneyebilirim” diyorlar. Öte yandan “Gladiator” ve “Lord of the Rings” üçlemesi gibi periyod filmlerinin ardarda yapıldığı dönemden geçtik. O filmlerde oynayan aktörler kendilerini bir de kılıç dövüşünde denemek için iyi bir sebep buldular.

“Dead Man’s Chest”in çekimlerinde kaç figüran kullandınız? Onlar gerektiği zamanlarda başrol aktörlerinin yerini aldılar mı?

80’den fazla figüran vardı. Başrol aktörlerinin yerine oynadıkları anları genelleştirmek zordur. Bu konuyla ilgili çok sayıda faktör vardır. Güvenlik unsurunun önemi kadar aktörün kendi akrobatik hareketlerini kendisi yapması konusunda istekliliği de önem taşır. Neyse ki, “Pirates” filmlerindeki başrol oyuncularının hepsi bu konuda istekli ve yetenekliydi.

Suyun üzerinde ve içinde çalışmak işinizi hangi ölçüde zorlaştırdı?

Rüzgar, yağmur, dalga ve gelgit gibi doğa olayları, önceden hazırlanmış çok iyi bir planı bile felakete dönüştürebilir. Bu filmin çekimi sırasında çok zorlu deniz koşullarında çalışmak zorunda kaldık. Denizin kabardığı sıralarda gemiler çılgınca sallanıyordu. Gemi direklerinin kimi zaman öne ve arkaya doğru 10 metreden fazla gidip geldiğini görüyorduk.

Geminin Batması adını verdiğimiz sahnenin çekimi sırasında teknik ekiplerimiz geminin kısmen batmış arka bölümünde çok dar bir alan bularak orada çalıştılar. Çoğumuz dizlerimize kadar deniz suyu içindeydik. Sürekli kabaran deniz karşısında ayakta durmakta bile zorlandığımız anlar oldu. Gecenin ilerleyen saatlerinde deniz koşulları daha da kötüleştiği için tüm çalışanların yağmurluğu sırılsıklam oluyordu. Bütün gün tuzlu su içinde durduğu için ayaklarımızın turşu gibi olduğunu, iliklerimize kadar donduğumuzu hissediyorduk.

Bugüne kadar yaptığınız tüm filmler arasında “Pirates” filmlerini nasıl bir konuma oturtuyorsunuz? En ilginç? En zorlayıcı? En keyif verici?

İlginç bir soru… Aslında bu soruya üçüncü filmi bitirdiğimiz zaman cevap versem daha iyi olurdu. Yine de bir perspektife oturtacak olursak, “Pirates” üçlemesi tamamlandığı zaman profesyonel hayatımın üç yılını bu serinin başarısına adamış olacağım. Bu projeye en başından itibaren katılıp sonuna kadar devam ettiren insanlar olarak, hayatımızın çok önemli bir parçası ve profesyonel kariyerimizin kilometre taşı olduğuna hiç kuşku yok.

İlginç mi? Bence kesinlikle ilginç… Zorlayıcı mı? Olağanüstü zorlayıcı… Keyif verici mi?

Kesinlikle değil! (Kahkahalar). Ancak bence sormadığınız bir soru daha var. Bunca zahmete ve emeğe değer miydi? İşte bu konuda hiç kuşkum yok. Pirates oyuncu ve teknik ekiplerinden oluşan siper savaşçılarının bu filmleri yaparken çok sayıda duygusal dönemeçten geçtiğini, çok çeşitli deneyimler yaşadığını düşünüyorum. Ancak filmlerin bitmiş hali en büyük ödülümüzdür.
Son olarak, “Pirates of the Caribbean 3”ten ne bekleyebileceğimiz konusunda bir ipucu verebilir misiniz?

Yeni bir büyüleyici yolculuk!

Hiç yorum yok: