April Wheeler rolünde Kate Winslet

April Wheeler rolünde Kate Winslet

April Wheeler karakteri, kadınların hayallerinin nadiren gün ışığına çıktığı bir dönemde kendi hayallerine bağlı kalmasını bilen genç ve idealist bir kadındır. New York’ta gelecek vaad eden idealist bir oyuncudur. Ailesini çok sevdiği halde annesi gibi olmak istemez. Çünkü kadınlara biçilen ev kadını kimliğine tepki duymaktadır. 1950’li yılların sonundaki birçok kadın gibi hayattan daha fazlasını ister.

April’in bu yöndeki büyük arzusu Paris’te yepyeni bir yaşam hayal etmesine yol açar. Orada yaşadıkları takdirde kocasını desteklemekle kalmayıp kendi beklentilerini de doyurabilecektir. Paris kentinde olağanüstü bir potansiyel olduğunu düşünür. Tanıdığı birçok kadın için kabul görmeyen fırsatlarla dopdolu bir kente gitmeyi bu yüzden ister.

Yaşadığı yerden kaçıp gitmek, kabuğundan çıkmak, çok sevdiği kocasının geleceğinin büyüklüğüne inanmak, April’in dünyasının olmazsa olmazları haline gelmiştir. Bu durum beklenmedik hamilelikle birlikte darmadağın olur. Kocasıyla beraber mutluluğunu restore etmenin bir yolunu bulmak, geleceğe yönelik inancını sağlam tutmak için mücadele verirken kendisini tuzağa düşmüş hisseden April’in çelik gibi sağlam yapısı bir anda kırılganlığa açık hale gelmiştir.

April rolünde kamera karşısına geçen Kate Winslet’in bugüne kadar Oscar adayı olduğu performansları arasında “Iris” adlı filmde oynadığı genç Iris Murdoch rolü; “Eternal Sunshine of the Spotless Mind”daki kurnaz Clementine rolü ve “Little Children”daki genç anne Sarah Pierce rolü var. Bu filmdeki April rolü sayesinde yepyeni alanlara açılan Kate Winslet, her ne pahasına olursa olsun uzlaşmak istemeyen hayat dolu ve capcanlı bir genç kadının portresini çizdi. Kocasıyla birlikte konformizm normları dışında çok özel bir hayat yaşamak isteyen April karakterine hayat verdi.

April rolünün Kate Winslet’e çok uygun olduğunu söyleyen Sam Mendes, “Kate bugüne kadar daima hümanist ve sıcak yapısını koruyan karmaşık ve çelişkili karakterleri oynadı. Bu yüzden April karakterinin gerektirdiği ince çizgide kolayca yürüyebileceğini ve bu karakterin ne yaptığını izleyicinin anlamasına yardımcı olacağını hissettim” diyor.

April rolünde kamera karşısına geçen Kate Winslet, portresini çizdiği bu karakteri şu sözlerle yorumluyor: “April hayattan çok fazla şey isteyen bir kadındır. Yaşadığı dönemdeki birçok kadın gibi değildir. Sıradan ve tekdüze bir hayatı istemez. Frank ile tanışınca onun ‘macera, heyecan ve düşünce dünyasını’ temsil ettiğini düşünür. Aradığı tam olarak böyle bir erkektir. Kendisini taparcasına sevebilecek yetenekli erkek Frank’tir. Bu görkemli romantizmi beraber yaşamaya başlarlar. Ancak aniden hamile kalır. Artık bir anne ve ev kadınıdır. Tüm hayalleri çok gerilerde kalmış gibidir. Oysa arzuları devam etmektedir ve evliliği de onu durduramayacaktır. Hayatının hep aynı monotonlukta gideceği düşüncesine bile katlanamaz.”

Kate Winslet sözlerine şöyle devam ediyor: “Bunlar bir araya gelince April’in Paris planlarını gündeme getirdiğini görürüz. Ancak bu plan yüzünden Frank ile artık farklı patikalarda yürüdükleri ortaya çıkar. April kocasına Paris teklifini yaparken ilişkilerinin eski haline döneceğini ummaktadır. Çünkü evlilik yoluna çıkarken belli bir amaçları vardır. O birkaç günlük sürede eski tutku dolu hayallerine geri döner. Bu dönem April için dönüşüm dönemi olur. Uzun süredir ilk defa olarak evliliğinde gerçek bir rol oynamaktadır. Evliliklerde karı-kocaya biçilen geleneksel rollerin dışına çıkmıştır.”

Ancak April’in Paris umutları ve Frank ile ilişkisini yenileme düşüncesi, yeni bir çocuğun daha yolda olduğunu öğrenmesiyle birlikte iyice raydan çıkar. Kendisi de bir anne olduğu için April karakterini anlamaya çalıştığını söyleyen Kate Winslet’in bu konudaki yorumu şöyle:
“April’in verdiği tepkileri anlamaya çalıştım. Ondaki tepkilerin çoğunun kaynağında o dönemin sınırlı seçenekleri vardır. Bir anne olarak benim asla yapmayacağım tercihleri yapar. Ancak bence April karakterinin en trajik yanı, eğer kendisini açma şansına sahip olsaydı ve Paris’e gidip daha özgür olabilseydi bunun sonucunda çok farklı bir anne olabilecekti. Trajik olan bence budur.”

Hiç yorum yok: