Korsanların Uzun ve Maceralı Yolculuğu

2003'teki “Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl”in çekimleri için “epik yolculuk” denirse, 2005 ve 2006'yı kapsayan “Pirates of the Caribbean: Dead Man's Chest” için yapılabilecek en iyi tanımlama olsa olsa “uzun ve maceralı yolculuk” şeklinde olacaktır. Mekandan mekana, adadan adaya dolaşan prodüksiyon ekipleri, filmin çekimi sırasında fantastik maceralar yaşadılar. Karayiplerde iki devam filminin peşpeşe çekilmesi nedeniyle Prometheus tutkularını, Sisyphus engellerini ve Herkül'e özgü zaferleri deneyimlediler.

Filmin çekimlerini savaşa çıkmaya benzeten Prodüksiyon Amiri Eric McLeod, çekimler sırasında yaşanan manzarayı şu sözlerle dile getiriyor:

“Daha önce hiç filme alınmamış bölgelerde yollar inşa etmek zorunda kaldık. Dağ yamaçlarında, orman içlerinde, sahillerde yoğun çalışma yaptık. Dominica'daki çalışmamız sırasında 500 kişilik oyuncu ve teknik ekiplerimiz 80 farklı otele yayıldı. Tüm bu insanları her gün adaya götürmek için 150 şoför görev yaptı. Los Angeles, Mobile, Alabama, St. Vincent, Dominica, Bahama adaları ve İngiltere'deki ofislerde yedi farklı para kurunu hesaplamak için 40 muhasebeci sürekli çalıştı. Hareket halinde bir ordu gibiydik. Filmdeki herşey kamera önünde olup bitiyordu ama aktörleri her gün düzenli olarak kamera önüne getirmek için yoğun desteğe ihtiyaç vardı.”

Peşpeşe çekilmesine karar verilen “Pirates of the Caribbean: Dead Man's Chest” ve “Pirates of the Caribbean III” ile ilgili ciddi hazırlıklara 2004 yılının haziran ayında başlandı. Elliott ve Rossio'nun yazdığı senaryo taslağını temel alan prodüksiyon ekipleri, tek bir ada mekanının yeterli olmayacağını biliyorlardı. Senaryonun hakkının verilmesi için daha fazla ada gerekiyordu.

“Dead Man's Chest”in, ilk filmde de aynı görevi üstlenen Prodüksiyon Menejeri Doug Merrifield, ilk aşamada yapılan mekan taraması konusunda şu bilgiyi veriyor:

“Jerry, Gore, Ted ve Terry ile yaptığımız ilk toplantılardan itibaren nerelere gidileceği konusunu lojistik açıdan değerlendirmeye başladık. Bu kez sadece St. Vincent ile sınırlı kalmayıp, farklı adalarda çekim yapılması gerekeceğini biliyorduk. Daha fazla sayıda gemiye ihtiyacımız olacaktı. Tıpkı bir yol filmi çeker gibi davranmamız gerektiği gün gibi ortadaydı. Bizim yollarımız ise, farklı mekanlar arasındaki engin su yolları olacaktı. 2004 ilkbaharının sonundan başlayarak Karayip bölgesini bir kez daha taramaya başladık.”

“Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl”ü izleyenlerin yakından bildiği Port Royal ve Tortuga adlı korsan kaleleri, St. Vincent'taki Wallilabou Körfezinde Rick Heinrichs tarafından yeniden dizayn edildi. Günümüzde yeni yeni filizlenen eko-turizme ev sahipliği yapan Dominica'daki yemyeşil ve kirlenmemiş cennet, filmin olağanüstü güzellikteki arka planlarını oluşturdu. 29 mil uzunluğundaki ve 16 mil genişliğindeki bu adada sadece 71.000 kişilik nüfus vardı. Palmiyeli sahilleri ve yağmur ormanlarıyla görülmeye değer tablolar meydana getirdi. Bahama adalarında ise, Büyük Bahama Adası ile daha kuzeyde yer alan Exuma adalar zincirinde çekimler yapıldı.

Hiç yorum yok: